Türksay Medikal 05445214393 wp

Detoksifikasyon Nedir?


Detoksifikasyon Nedir?

  • 11.11.2022
  • 466

Detoksifikasyon organizmanın kendisine zararlı olan toksik maddelerdentemizlenmesi anlamına gelir. Bedenimizi kirleten çevresel toksinleri giderendetoksifiye edici yöntemleri ve araçları kullanmamız sağlıklı ve uzun bir yaşam
için gereklidir.
Bedenin detoksifikasyonu ile öncelikle hücre sağlığını kazanmak amaçlanır.
 
Kafein, alkol, yağlar, bilinçsizce kullanılan ilaçlar ve özellikle antibiyotikleryaşamın ileri dönemlerinde kalp
-damar problemleri, arthiritis denen eklem
hastalıkları, aşırı kilo,
 
diyabet gibi baş edilmesi zor olan birçok sorunlarla bizi karşıkarşıya bırakabilir.
 
Vücudumuza zarar veren çevresel toksinler; dokularımızın, organlarımızın,hücrelerimizin ve hücre içi organellerin başlıca düşmanlarıdır. Çevremizin ve
 bedenimizin üretti
ği toksinlere karşı detoks sistemlerimizin yetersiz kalması
halinde toksin yükümüz artar, yorgunluk, güçsüzlük, bitkinlik, kendini iyi
hissetmeme, aşırı uyku ya da uykusuzluk, kas ve eklemlerde gerginlik, ağrı vegüçsüzlük, sinirlilik, bunaltı hissi gibi birçok sağlık sorunu ortaya çıkar.
 
Aslında, vücudumuz terleme, idrar yapma, dışkılama, solunum ve safra oluşumu ile bedende normal metabolizma süreçleri sonucu oluşan toksinlerden korunmayı çok
iyi bilmektedir. Bedenimizin normal metabolik faaliyetleri ile
oluşan toksik
 
ürünlerden başka karşılaştığı çeşitli ruhsal ve fiziksel stresler, çeşitlienfeksiyonlarla mücadele faaliyetleri sonrası oluşan zararlı atıklar da; böbrekler,karaciğer, akciğer ve deri gibi birçok organın ortak çabası ile vücuttanuzaklaştırılmaktadır.
 
Her yıl insanlar, topraktan, sudan, soludukları havadan ve aldıkları gıdalardanedinilen binlerce kimyasal ve fiziksel toksik ve zehirleyici maddelerin etkisi altındakalmaktadırlar.
 
Bu zehirleyici maddeler insan organizmasında, beden direncinin azalması veya yokolması, hormonal dengesizlikler, sinir sistemi bozuklukları veya direnç kaybı,fizyolojik dengesizlikler ve hatta geriye dönüşü olmayan hastalıklar (kanser)
gibi
çok çeşitli ve farklı belirtilerle kendilerini göster
 
 
 
Bilinçli olma
mıza rağmen çoğu kez günlük aldığımız gıdanın yüzde 10’u kadarolması gereken hayvansal proteini daha fazla tükettiğimiz gibi bunun yanındakafein, alkol, yağlar, bilinçsizce kullanılan ilaçlar, özellikle antibiyotikler ve bedene dışarıdan sokulan diğer sağlıksız ürünlerin çokça kullanılmaları, yaşamın
ileri dönemlerinde kalp-
damar problemleri, artiritis denen eklem hastalıkları, aşırıkilo, diyabet gibi baş edilmesi zor olan birçok sorunlarla bizi karşı karşıya bırakabilir. Birkaç tanesini saydığımız bu zararlıların, organizmadaki hücrefonksiyonlarını yavaşlattıkları hatta çalıştırmadıkları bilinmektedir.
 
Bedenin detoksifikasyonu ile öncelikle hücre sağlığını kazanmak amaçlanır.Yıllardır aldığımız besinler bağırsaklarımızda yığımlanmaktadır. Yukarıdatanımlamaya çalıştığımız toksik maddeler bağırsak floramızı bozarak bağırsaklarımızın normal görevini yapamaz hale gelmesine neden olmaktadır.
 
Doğal olarak beden kendisine zararlı olan toksinleri karaciğer, böbrekler, idrar,dışkı, solunum yolu ve ter ile deriden atarak temizler ve kendisini arındırır.
 
Ancak özellikle ikinci Dünya Savaşı sonrası endüstrinin giderek gelişmesi vesanayi kuruluşlarının yaygınlaşmasıyla beraber gelen petro
-kimyasal devrim,
toksinlerin, insan metabolizmasının kendini temizleme sürecinden çok daha hızlıyığımlanmalarına yol açmış ve organizma kendi kendini temizleyemez halegelmiştir.
 
Çağımızda özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar endüstriyel kimyasallar, pestisit diye tanımlanan tarımda kullanılan zehirli maddeler, elektromany
etik
kirlenme, gıda katkı maddeleri, yanlış beslenmeden kaynaklanan aşırı asit birikimi,ağır metaller, anestezik maddelerin ve özellikle bilinçsizce kullanılan ilaçlarınkimyasal kalıntıları, toplumca legal kabul edilen drogların ( alkol, tütün, kafein )kalıntılarıyla beraber illegal drogların (eroin, kokain v.s. gibi) kalıntıları ve
ruhsal
dünyamızda yaşanılan sorunların ağır yükünden oluşan çok karmaşık bir kokteylinetkisi altında yaşamlarını sürdürme çabası içindedirler.
 
Metropollerde standardın üzerindeki hava kirliliği, çevre kirliliği nedeniyle içmesularında kurşun, cıva gibi ağır metallerle beraber yedi yüze yakın yabancı
 
 
 
maddenin aşırı oranda bulunmasıyla beraber onbin’e yakın solvent, emülsifer,gıdalardaki koruyucu katkı maddelerini bedenimizde yıllarca taşımaktayız.
 
Bununla beraber özellikle ülkemizde çoğu gıda maddesi üzerinde maalesefiçeriğinin yazmaması durumu daha da ağırlaştırdığı gibi özel besi çiftliklerindeyetiştirilen kanatlılar, balıklar ve diğer canlılarında kimyasal katkılarla
 beslendiklerini unutmamak gerekir.
Diğer taraftan dünya denizlerinin sanayi nedeniyle giderek kirlenmesi, bununülkemizde de özellikle Karadeniz’den gelen sanayi atıklarının Marmara denizini vedolayısıyla boğazları ve kuzey Ege denizini de ciddi şekilde tehdit ettiğini ve buralardan elde edilen besinlerinde yoğun olarak tüketildiğini düşünecek olursak bedenimizde toksik maddelerin ne denli yoğunlaştığı hakkında ciddi endişelerinoluşacağı bir gerçektir.
 
Gerek havadan, gerek yediğimiz ve içtiğimiz maddelerden
 
aldığımız toksikmaddeler zincirine tüm petrol ürünü yakıtların atıklarını, evlerde kullanılan
temizleyicileri, kuru temizleme maddelerini eklemeyi de unutmamak gerekir.
Dünyamız kirlendikçe bedenimiz bir filtre gibi bu kirlilikleri süzmekte ve bu
toksinl
er bizim fizyolojik fonksiyonlarımızı bozmaktadır. Gerek aldığımızgıdalardaki kimyasallar, içtiğimiz sudaki zararlılar ve bunların yanı sırayaşadığımız iç ve dış mekânlardaki elektronik ve kimyasal toksinler sürekli olarak bedenimizde süzülerek yığımlanı
rlar.Günümüzde bilinen bir gerçek ise bu biyo-akümülasyonun ( bedenimizde
yığımlanan yabancı maddeler ) ciddi bir şekilde gerek fizyolojik, gerekse psikolojiksağlığımızı tehdit ettiğidir.
 
Yıllardır bu konu üzerinde yapılan çalışmalarda, sağlıklı bir bağışıklık sistemininve bununla beraber doğru çalışan eliminasyon sistemlerinin gerek sinirsel gereksefizyolojik ve psikolojik olarak insanın dışarıdan gelen bu toksinlere karşı dahadayanıklı olmasını sağladığı ortaya konmuştur.
 
 
 
 
 
Dolayısıyla sağlıklı ve dinç
 
 bir yaşam için bedene dışarıdan bilinçli bir şekildeyardım etmek ve organizmadan toksinlerin atılmasını sağlamak gerekir .
 
 


Detoksifikasyon Nedir?


Detoksifikasyon Nedir?

Detoksifikasyon organizmanın kendisine zararlı olan toksik maddelerdentemizlenmesi anlamına gelir. Bedenimizi kirleten çevresel toksinleri giderendetoksifiye edici yöntemleri ve araçları kullanmamız sağlıklı ve uzun bir yaşam
için gereklidir.
Bedenin detoksifikasyonu ile öncelikle hücre sağlığını kazanmak amaçlanır.
 
Kafein, alkol, yağlar, bilinçsizce kullanılan ilaçlar ve özellikle antibiyotikleryaşamın ileri dönemlerinde kalp
-damar problemleri, arthiritis denen eklem
hastalıkları, aşırı kilo,
 
diyabet gibi baş edilmesi zor olan birçok sorunlarla bizi karşıkarşıya bırakabilir.
 
Vücudumuza zarar veren çevresel toksinler; dokularımızın, organlarımızın,hücrelerimizin ve hücre içi organellerin başlıca düşmanlarıdır. Çevremizin ve
 bedenimizin üretti
ği toksinlere karşı detoks sistemlerimizin yetersiz kalması
halinde toksin yükümüz artar, yorgunluk, güçsüzlük, bitkinlik, kendini iyi
hissetmeme, aşırı uyku ya da uykusuzluk, kas ve eklemlerde gerginlik, ağrı vegüçsüzlük, sinirlilik, bunaltı hissi gibi birçok sağlık sorunu ortaya çıkar.
 
Aslında, vücudumuz terleme, idrar yapma, dışkılama, solunum ve safra oluşumu ile bedende normal metabolizma süreçleri sonucu oluşan toksinlerden korunmayı çok
iyi bilmektedir. Bedenimizin normal metabolik faaliyetleri ile
oluşan toksik
 
ürünlerden başka karşılaştığı çeşitli ruhsal ve fiziksel stresler, çeşitlienfeksiyonlarla mücadele faaliyetleri sonrası oluşan zararlı atıklar da; böbrekler,karaciğer, akciğer ve deri gibi birçok organın ortak çabası ile vücuttanuzaklaştırılmaktadır.
 
Her yıl insanlar, topraktan, sudan, soludukları havadan ve aldıkları gıdalardanedinilen binlerce kimyasal ve fiziksel toksik ve zehirleyici maddelerin etkisi altındakalmaktadırlar.
 
Bu zehirleyici maddeler insan organizmasında, beden direncinin azalması veya yokolması, hormonal dengesizlikler, sinir sistemi bozuklukları veya direnç kaybı,fizyolojik dengesizlikler ve hatta geriye dönüşü olmayan hastalıklar (kanser)
gibi
çok çeşitli ve farklı belirtilerle kendilerini göster
 
 
 
Bilinçli olma
mıza rağmen çoğu kez günlük aldığımız gıdanın yüzde 10’u kadarolması gereken hayvansal proteini daha fazla tükettiğimiz gibi bunun yanındakafein, alkol, yağlar, bilinçsizce kullanılan ilaçlar, özellikle antibiyotikler ve bedene dışarıdan sokulan diğer sağlıksız ürünlerin çokça kullanılmaları, yaşamın
ileri dönemlerinde kalp-
damar problemleri, artiritis denen eklem hastalıkları, aşırıkilo, diyabet gibi baş edilmesi zor olan birçok sorunlarla bizi karşı karşıya bırakabilir. Birkaç tanesini saydığımız bu zararlıların, organizmadaki hücrefonksiyonlarını yavaşlattıkları hatta çalıştırmadıkları bilinmektedir.
 
Bedenin detoksifikasyonu ile öncelikle hücre sağlığını kazanmak amaçlanır.Yıllardır aldığımız besinler bağırsaklarımızda yığımlanmaktadır. Yukarıdatanımlamaya çalıştığımız toksik maddeler bağırsak floramızı bozarak bağırsaklarımızın normal görevini yapamaz hale gelmesine neden olmaktadır.
 
Doğal olarak beden kendisine zararlı olan toksinleri karaciğer, böbrekler, idrar,dışkı, solunum yolu ve ter ile deriden atarak temizler ve kendisini arındırır.
 
Ancak özellikle ikinci Dünya Savaşı sonrası endüstrinin giderek gelişmesi vesanayi kuruluşlarının yaygınlaşmasıyla beraber gelen petro
-kimyasal devrim,
toksinlerin, insan metabolizmasının kendini temizleme sürecinden çok daha hızlıyığımlanmalarına yol açmış ve organizma kendi kendini temizleyemez halegelmiştir.
 
Çağımızda özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar endüstriyel kimyasallar, pestisit diye tanımlanan tarımda kullanılan zehirli maddeler, elektromany
etik
kirlenme, gıda katkı maddeleri, yanlış beslenmeden kaynaklanan aşırı asit birikimi,ağır metaller, anestezik maddelerin ve özellikle bilinçsizce kullanılan ilaçlarınkimyasal kalıntıları, toplumca legal kabul edilen drogların ( alkol, tütün, kafein )kalıntılarıyla beraber illegal drogların (eroin, kokain v.s. gibi) kalıntıları ve
ruhsal
dünyamızda yaşanılan sorunların ağır yükünden oluşan çok karmaşık bir kokteylinetkisi altında yaşamlarını sürdürme çabası içindedirler.
 
Metropollerde standardın üzerindeki hava kirliliği, çevre kirliliği nedeniyle içmesularında kurşun, cıva gibi ağır metallerle beraber yedi yüze yakın yabancı
 
 
 
maddenin aşırı oranda bulunmasıyla beraber onbin’e yakın solvent, emülsifer,gıdalardaki koruyucu katkı maddelerini bedenimizde yıllarca taşımaktayız.
 
Bununla beraber özellikle ülkemizde çoğu gıda maddesi üzerinde maalesefiçeriğinin yazmaması durumu daha da ağırlaştırdığı gibi özel besi çiftliklerindeyetiştirilen kanatlılar, balıklar ve diğer canlılarında kimyasal katkılarla
 beslendiklerini unutmamak gerekir.
Diğer taraftan dünya denizlerinin sanayi nedeniyle giderek kirlenmesi, bununülkemizde de özellikle Karadeniz’den gelen sanayi atıklarının Marmara denizini vedolayısıyla boğazları ve kuzey Ege denizini de ciddi şekilde tehdit ettiğini ve buralardan elde edilen besinlerinde yoğun olarak tüketildiğini düşünecek olursak bedenimizde toksik maddelerin ne denli yoğunlaştığı hakkında ciddi endişelerinoluşacağı bir gerçektir.
 
Gerek havadan, gerek yediğimiz ve içtiğimiz maddelerden
 
aldığımız toksikmaddeler zincirine tüm petrol ürünü yakıtların atıklarını, evlerde kullanılan
temizleyicileri, kuru temizleme maddelerini eklemeyi de unutmamak gerekir.
Dünyamız kirlendikçe bedenimiz bir filtre gibi bu kirlilikleri süzmekte ve bu
toksinl
er bizim fizyolojik fonksiyonlarımızı bozmaktadır. Gerek aldığımızgıdalardaki kimyasallar, içtiğimiz sudaki zararlılar ve bunların yanı sırayaşadığımız iç ve dış mekânlardaki elektronik ve kimyasal toksinler sürekli olarak bedenimizde süzülerek yığımlanı
rlar.Günümüzde bilinen bir gerçek ise bu biyo-akümülasyonun ( bedenimizde
yığımlanan yabancı maddeler ) ciddi bir şekilde gerek fizyolojik, gerekse psikolojiksağlığımızı tehdit ettiğidir.
 
Yıllardır bu konu üzerinde yapılan çalışmalarda, sağlıklı bir bağışıklık sistemininve bununla beraber doğru çalışan eliminasyon sistemlerinin gerek sinirsel gereksefizyolojik ve psikolojik olarak insanın dışarıdan gelen bu toksinlere karşı dahadayanıklı olmasını sağladığı ortaya konmuştur.
 
 
 
 
 
Dolayısıyla sağlıklı ve dinç
 
 bir yaşam için bedene dışarıdan bilinçli bir şekildeyardım etmek ve organizmadan toksinlerin atılmasını sağlamak gerekir .
 
 

Egzama El Rahatsızlıkları
El Bilek Sinir Sıkışması
Eklem Kireçlenmesi
Boyun Ağrısı
Yağlı Egzama
Diyabetik Ayak Ülseri